Samos Tiranı Polykrates
Samos'da (İ.Ö. 532-521) yılları arasında yönetimi zorla ele geçirerek hüküm sürmeye başlayan tiran Polykrates edebiyat ve kültürü desteklemiş, bir kütüphane kurmuş, Yunanlı lirik şair Anakreon'u sarayına almış, Samos'da büyük bir imar faaliyeti gerçekleştirmiştir. Samos onun zamanında Yunan devletleri arasında yükselmiş ve öncü bir konuma geçmiştir.
Polykrates'in bu başarıları Mısır firavunu Amasis'in dikkatini çekmiş, talih Polykrates'in yüzüne gitgide daha çok gülmeye başlayınca bir mektup yazarak Samos'a göndermiştir. Amasis şöyle der: " Bir dostun başarılarını öğrenmek tatlı bir şeydir. Ama senin bu büyük mutluluğun hoşuma gitmiyor, zira tanrıları tanırım ve ne kadar kıskanç olduklarını bilirim. Kendim için ve sevdiklerim için aralıksız bir mutluluktansa, bir başarılar ve başarısızlıklar karışımını yeğ tutarım ve insan ömrünün böyle nöbetleşe bir talihle sona ermesini dilerim; çünkü girdiği her işten başarıyla çıkan bir kimsenin talihi zamanla ters döner, sonu fena gelir; bunun başka türlüsünü duymadım. Onun için sen de bana inanırsan eğer, başarılarının karşısında şöyle yap: Senin için en yüksek değerde olan ve kaybetmekten en çok üzüleceğin şey nedir, bunu seç ve uzaklara at, o kadar uzağa ki, bir daha kimsenin gözüne gözükmesin. Ondan sonra talih dönmediği ve sana yar olduğu sürece hep bu dediğim şeyi yap, kendini kurtar."
Polykrates Amasis'e hak verip, hazinesini karıştırmaya başlar ve neyi kaybederse daha çok üzüleceğini araştırır; aklı parmağından hiç çıkarmadığı altın çerçeve içindeki zümrüt mühür-yüzüğe takılır. Bunu gözden çıkarmaya karar verir, gemisiyle denize açılarak, gemide bulunanların gözü önünde yüzüğü denize atar. Sonra sarayına dönerek üzüntünün tadını çıkarmaya koyulur.
Bu olay üzerinden 4-5 gün geçtikten sonra bir balıkçı çok güzel ve büyük bir balık tutar. Bunu Polykrates'e sunmaya karar verir. Aşçılar balığı kesip ayıkladıklarında, balığın karnından Polykrates'in yüzüğü çıkar. Sevinip hemen yüzüğü Polykrates'e götürürler ve yüzüğü nasıl bulduklarını anlatırlar.
Polykrates bu işte tanrıların parmağının olduğunu anlar ve Amasis'e bir mektup yazarak olan biteni anlatır. Amasis Polykrates'in mektubunu okuduktan sonra; bir insanı kaderin pençesinden kurtarmanın kimsenin harcı olmadığını anlar...
Polykrates'in bu başarıları Mısır firavunu Amasis'in dikkatini çekmiş, talih Polykrates'in yüzüne gitgide daha çok gülmeye başlayınca bir mektup yazarak Samos'a göndermiştir. Amasis şöyle der: " Bir dostun başarılarını öğrenmek tatlı bir şeydir. Ama senin bu büyük mutluluğun hoşuma gitmiyor, zira tanrıları tanırım ve ne kadar kıskanç olduklarını bilirim. Kendim için ve sevdiklerim için aralıksız bir mutluluktansa, bir başarılar ve başarısızlıklar karışımını yeğ tutarım ve insan ömrünün böyle nöbetleşe bir talihle sona ermesini dilerim; çünkü girdiği her işten başarıyla çıkan bir kimsenin talihi zamanla ters döner, sonu fena gelir; bunun başka türlüsünü duymadım. Onun için sen de bana inanırsan eğer, başarılarının karşısında şöyle yap: Senin için en yüksek değerde olan ve kaybetmekten en çok üzüleceğin şey nedir, bunu seç ve uzaklara at, o kadar uzağa ki, bir daha kimsenin gözüne gözükmesin. Ondan sonra talih dönmediği ve sana yar olduğu sürece hep bu dediğim şeyi yap, kendini kurtar."
Polykrates Amasis'e hak verip, hazinesini karıştırmaya başlar ve neyi kaybederse daha çok üzüleceğini araştırır; aklı parmağından hiç çıkarmadığı altın çerçeve içindeki zümrüt mühür-yüzüğe takılır. Bunu gözden çıkarmaya karar verir, gemisiyle denize açılarak, gemide bulunanların gözü önünde yüzüğü denize atar. Sonra sarayına dönerek üzüntünün tadını çıkarmaya koyulur.
Bu olay üzerinden 4-5 gün geçtikten sonra bir balıkçı çok güzel ve büyük bir balık tutar. Bunu Polykrates'e sunmaya karar verir. Aşçılar balığı kesip ayıkladıklarında, balığın karnından Polykrates'in yüzüğü çıkar. Sevinip hemen yüzüğü Polykrates'e götürürler ve yüzüğü nasıl bulduklarını anlatırlar.
Polykrates bu işte tanrıların parmağının olduğunu anlar ve Amasis'e bir mektup yazarak olan biteni anlatır. Amasis Polykrates'in mektubunu okuduktan sonra; bir insanı kaderin pençesinden kurtarmanın kimsenin harcı olmadığını anlar...
<< Home